Edebi Sanatlar
BENZETME (TEŞBİH) SANATISözü daha etkili bir duruma getirmek için,aralarında türlü yönlerden ilgi bulunan iki şeyden,benzerlik bakımından güçsüz olanı nitelikçe üstün olana benzetmektir.Bu sanatta sözcükler gerçek anlamlarında kullanılır.
Tam benzetmelerde 4 öge bulunur:
1-Benzetilen:Birbirine benzetilen şeylerden daha güçsüz olanı
2-Benzeyen: Birbirine benzetilen şeylerden daha üstün olanı yani kendisine benzetilen.
3-Benzetme Yönü: Birbirine benzetilen şeyler arasındaki ortak ilgi
4-Benzetme Edatı: Sözcükler kavramlar arasında benzetme ilgisi kuran edat ya da edat görevinde olan sözcükler.ör/gibi,kimi,sanki,meğer ki,tıpkı...
Uzun Hasan............. aslan.................... gibi .............. bir .............. yiğitti.
benzeyen .............benzetilen......... benzetme edatı ..... .............. benzetme yönü
TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME)
İnsan dışındaki varlıkları insan gibi düşünerek, insana özgü nitelikleri o varlıklara yakıştırarak söz söyleme sanatına teşhis (kişileştirme) denirDağlara yaslanıp yatan güneşi
Yaralı, hastadır, yorgundur sandım
İNTAK (KONUŞTURMA)
İnşan dışı varlıklara insan kişiliği kazandırılırsa “teşhis” yapılmış oluyordu. Bu varlıklar bir de konuşturulursa“intak” yapılmış olur.
Örnekler:
1- Küçük bir çeşmeyim yurdumun
Unutulmuş bir dağında
Hiç kesilmeyecek suyum
Yıldızların aydınlığında
Boyuna akar dururum.
2- Bahar gelip her yan güldü
Çiçekleri biraz kucaklayım
Deyip kuşçuk her yana baktı
Sakin gökte kanat çırptı
Çiçekleri biraz kucaklayım
Deyip kuşçuk her yana baktı
Sakin gökte kanat çırptı
3- Kulağının dibinde haykırdı fırtına:
Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına
Bir olayı, durumu ya da gerçeği olduğundan çok büyük ya da küçük göstererek anlatmaya abartma denir.
İnsanın doğasında vardır, kendisini heyecanlandıran bir olayı, heyecanına göre büyüterek ya da küçülterek aktarır. Burada amaç, içinde bulunduğu duygu yoğunluğunu, heyecanı anlatmaktır.
Bizler de ister farkında olalım, ister olmayalım günlük yaşamımızda abartmadan sıkça yararlanmaktayız Örneğin buluşacağımız kişi üç beş dakika buluşma yerine geç geldiğinde, bunu “Sabahtan beri seni bekliyorum.”, “Bekleye bekleye ağaç olduk.” gibi sözlerle abartarak ifade ederiz. Yine soğuktan biraz etkilendiğimizde bu durumu “dondum”, zayıf birini gördüğümüzde onun zayıflığını “Bir deri bir kemik” deyimi ile hoşumuza giden bir söz ya da fıkraya olan tepkimizi “Güle güle öldük.” sözleri ile anlatırız. Bütün bunlar bizim etrafımızdaki nesne, durum ya da olayları olduğundan az ya da çok göstererek anlattığımız anlamına gelir.
Örnek:
Kimdir bana gülümseyen yeşillik balkonundan?
Demek gecelerden sonra nihayet gün doğuyor.
Bir gülüşündür gençliğimi döndürdü yolundan;
Yanan şu alnım elinin gölgesiyle soğuyor.
Demek gecelerden sonra nihayet gün doğuyor.
Bir gülüşündür gençliğimi döndürdü yolundan;
Yanan şu alnım elinin gölgesiyle soğuyor.